ZİYARETÇİ DEFTERİ
Ziyaretçi Defterine Yaz
487
Ziyaretçi defteri kaydı
<< Başlangıç < Önceki 1 2 3 4 5 6 7 8 9 10 Sonraki > Son >>
Ali Rıza UĞURLU
19 Mart 2015 08:16 | Malatya
7. HAZİRAN 2015 GENEL SEÇİMLER YAKLAŞIRKEN //
Şimdiye dek oy peşinde koşuşturmalar seçmeni tümden aldatır oldu. Çoklarının tek amacı parlamentoya girmek miydi, ya da ne..? Ya da ne diyorum, çünkü Millet adına vekillerin oturduğu mecliste (Egemenli Kayıtsız Şartsız Milletindir) yazmakta, ne yazık ki denildiği gibi millet için denilenler ve olması gerekenler olmuyor..
O meclise giren her vekil zengin olup çıkıyor.. İnşallah la seçilen maşallah dedirtip ayrılıyor.. Öyleyken halkın büyük bir bölümü ‘’işsiz aşsız yaşamaya mahkum durumda..
1950 den beri değişen bir şey yok.. Halk huzur içinde ‘’işli, aşlı insanca yaşaması için ‘’çağdaş laik sosyal bir hukuk devletinde yaşamaya hasret edildi, hatta hasta bile ettiler..
Kulağa hoş gelecek sözlerle 77, Milyon yurttaş adına seçmen ‘’aldatılacak mıyız yine deyip düşünüp tartışır oldular..
Onca üst üste yığılmış sorunların tek çözümü ‘’sol sosyal bir sistem le mümkündür, Öyleyken, bilim çağında çağı yakalamış sosyal bir sistemi ülkesine oturtmuşlara, ‘’onlar işine baksın, ‘’biz milletin malı deniz deyip, kendilerine oy verip huzur bekleyen ‘’ülke seçmeni ve nüfusundan bunlar hiç utanmazlar mı?,, ve kuru kalabalıklarla, kavga dövüş derken, araya sıkıştırıp ‘’adam bir kaç gün tartışır ve çabucak da unuturlar, deyip haksız, adına da hak dedikleri, ‘’hak ihlali yasalarla, ‘’maaşlara zam, 4 yılda emeklilik haksızlık hukuksuzluk değil midir..? Bu ülkenin insanları ‘’çöpten ekmek parası çıkarmak için o sokaktan öbürüne koşuştururken..
7. Haziran için meydanlar dolup taşacak … Öyleyken seçmen vatandaş olmanın gereğini yerine getirmek için yine de adaylara oy verecektir…
Çünkü, bu güzel ülkemiz yer altı ve üstü doğal zenginlikleriyle donanımlı iken, neden (işsizlik, evsizlik, yolsuzluk, yoksulluk, huzursuzluk, bitmedi başın da almış gidiyor, çözüm de yine onlardan istenecektir elbette ki…
Diğer bir yanı, ülkede ‘’Dil, Din, Milliyet, Kadın Erkek şuralı buralı dedirtmeden, ayrımcılığa ötekileştirmeye şans bırakmamak için, insancıl bir düzenin yolunu açmak da yine ‘’seçmenin elinde ve
imkanı dahindedir, diye düşünüyoruz...
19.03.2015
Şimdiye dek oy peşinde koşuşturmalar seçmeni tümden aldatır oldu. Çoklarının tek amacı parlamentoya girmek miydi, ya da ne..? Ya da ne diyorum, çünkü Millet adına vekillerin oturduğu mecliste (Egemenli Kayıtsız Şartsız Milletindir) yazmakta, ne yazık ki denildiği gibi millet için denilenler ve olması gerekenler olmuyor..
O meclise giren her vekil zengin olup çıkıyor.. İnşallah la seçilen maşallah dedirtip ayrılıyor.. Öyleyken halkın büyük bir bölümü ‘’işsiz aşsız yaşamaya mahkum durumda..
1950 den beri değişen bir şey yok.. Halk huzur içinde ‘’işli, aşlı insanca yaşaması için ‘’çağdaş laik sosyal bir hukuk devletinde yaşamaya hasret edildi, hatta hasta bile ettiler..
Kulağa hoş gelecek sözlerle 77, Milyon yurttaş adına seçmen ‘’aldatılacak mıyız yine deyip düşünüp tartışır oldular..
Onca üst üste yığılmış sorunların tek çözümü ‘’sol sosyal bir sistem le mümkündür, Öyleyken, bilim çağında çağı yakalamış sosyal bir sistemi ülkesine oturtmuşlara, ‘’onlar işine baksın, ‘’biz milletin malı deniz deyip, kendilerine oy verip huzur bekleyen ‘’ülke seçmeni ve nüfusundan bunlar hiç utanmazlar mı?,, ve kuru kalabalıklarla, kavga dövüş derken, araya sıkıştırıp ‘’adam bir kaç gün tartışır ve çabucak da unuturlar, deyip haksız, adına da hak dedikleri, ‘’hak ihlali yasalarla, ‘’maaşlara zam, 4 yılda emeklilik haksızlık hukuksuzluk değil midir..? Bu ülkenin insanları ‘’çöpten ekmek parası çıkarmak için o sokaktan öbürüne koşuştururken..
7. Haziran için meydanlar dolup taşacak … Öyleyken seçmen vatandaş olmanın gereğini yerine getirmek için yine de adaylara oy verecektir…
Çünkü, bu güzel ülkemiz yer altı ve üstü doğal zenginlikleriyle donanımlı iken, neden (işsizlik, evsizlik, yolsuzluk, yoksulluk, huzursuzluk, bitmedi başın da almış gidiyor, çözüm de yine onlardan istenecektir elbette ki…
Diğer bir yanı, ülkede ‘’Dil, Din, Milliyet, Kadın Erkek şuralı buralı dedirtmeden, ayrımcılığa ötekileştirmeye şans bırakmamak için, insancıl bir düzenin yolunu açmak da yine ‘’seçmenin elinde ve
imkanı dahindedir, diye düşünüyoruz...
19.03.2015
Ali Rıza UĞURLU
07 Mart 2015 09:30 | Malatya.
8 Mart Dünya Emekçi Kadınlar Günü Kutlu Olsun//
19 y.yılın işçi kadın mücadelesinin sınıf perspektifinden bakmaya başladığı bir dönem olması nedeniyle de ayrı bir önem taşımaktadır…
Dokuma işçisi kadınların grevleri salt bir eşitlik talebinden çok öte anlamlar içeriyor...
8. Mart kadın erkek tüm ezilenlerin cinsel ve sınıfsal her türlü ayırımcılığı besleyen ve ancak bu koşulda varlığını sürdürmeyi başarabilen ayırımcı sistemlere başkaldırı günüdür…
Son y.yılın başında kadın işçileri için yaşam sert ve acımasızdı. Mart 1857 de Nevyork’ ta 40 bin tekstil işçisi kadın insanca çalışma koşullarına sahip olmak için direnişe geçtiler…
İşveren sendikanın ve diğer işçilerin greve giden kadın tekstil işçileriyle dayanışmasını önlemek için kapılarına kilit vurur. Fabrikada çıkan yangında kapılar kilitli olduğu için sadece birkaç kadın işçi kurtulabildi. Greve gitme kararı alan 129 kadın işçi yanarak can verir. Aynı yıl içerisinde tekstilde ve tütünde çalışan kadın işçilerin mücadelesi yükselir.
1886. Amerika sokaklarında bu kez ‘Eşit İşe Eşit Ücret’ talebi ile sesler yükselir.
Aralıksız sürdürülen kadın eylemleri sonunda tutuklama ve işten çıkarılmalarla direnişlerin önünü alamayan patronlar Kuzey Amerika’da 1919 yılında ilk defa ulusal düzeyde kadınlara bir mücadele günü seçmeye karar verir.
129 kadın işçisinin anısına bir günün ‘Çalışan Kadınlar Günü’ olarak karar verilir.
Bu günün kazanılmasında en büyük taraftar olan, çaba harcayan alman kadın ‘Clara Zetgkin di’
-8 saatlik işgünü -Eşit işe eşit ücret - Hamile kadınlara izin hakkı gibi taleplerinin yanında iş yasaları karşısında eşitlik talepleri hep gündemlerin de tutulur..
1910 Kopenhak’ta 17 ülkeden gelen yüz delegeyle oluşan kadınlar konferansında Alman Kadın ‘Clara Zetkin’ senede bir günün ‘’emekçi kadınların mücadele günü’’ olarak kutlanmasını önerir ve kabul edilir.
İlk olarak emekçi kadınlar günü 19 Mart 1911 de Danimarka, Almanya’, Avusturya, İsviçre ve ABD de kutlanır.
1921 kadın konferansında uluslar arası emekçi kadınlar gününün her yılın ‘8 Mart da kutlanması kararlaştırılır.
Bu tarihe kadar emekçi kadınlar günü ‘Şubat ayı ile Nisan ayı arasında değişik tarihlerde kutlanmıştır.
8.Mart bu tarihin seçilmesinde kadınların tarihsel mücadelesinin yanı sıra 1848 -18 Mart’ta Berlin işçi hareketinde can veren işçilerin anısını canlı tutmak ‘Paris Komünü’ ve Petersburg tekstil işçilerinin büyük grevinin Mart ayında yapılmış olması da, bu tarihin seçilmesinde rol oynar. Alman kadın haklar hareketinin tarihçesi de 1848 den başlar.
BMÖ, 16 Aralık 1977 8. Mart’ı ‘‘Dünya Emekçi Kadınlar Günü’’ ilan eder…
Türkiye kadınlara karşı her türlü ayrımcılığın önlenmesini konu alan ‘Uluslar arası sözleşmeyi’ 1985’te imzaladı.
Uluslararası bu sözleşme kısacası eşitlik sağlayan bir yasa dır, takip edilip uyulması gerekir…
Tüm Dünya da, emekçi kadınların ‘’8 Mart hak arama gününü yürekten destekliyor ve kutluyorum.
Saugılarımla..
KADINDIR O //
Kadındır işte o
Kardeş diye çağrıldığında bir adı da bacıdır Anadolu’da
Gül gibi açılırdı yuvada çocukluğunda kız diye de seslerlerdi bazen ona
Severek büyütülür, hatta sakınırlardı da onu aynen iki gözleri gibi
Allı duvaklı gelin olur, kadındır işte o
Eğitilir büyütülür yönetici de olur
Yani o bir doğa güzelidir, bir duygudur bir algıdır
İyi gününde kötü gününde, her yerde her zaman,
gülerken güler, ağlarken de ağlar erkeğiyle
İçlidir de doğal olarak
Sistemin kirli yüzünü hiç mi hiç sevmez
Niçin sevsin ki, haklıdır, horlanmış hırpalanmıştır, hep öylesine işte
Öyleyse 8. martları niçin yaratmasın, hem de yaşatmasın
Sistemin kirli yüzünü yazacak diye, öldürülen gazeteciyi de o doğurmadı mı
İşte kadındır o. Aynen Metin Gök tepenin Annesi gibi
O yolda şehit edilen oğlunun cesedi önce onun önüne kondu
Anadır o işte
Öyle bir yürektir ki onda ki, yakıldığı kadar sağlam ve dayanıklıdır da
Kadın derler ona, evet kadındır işte o
Tarlada, sofrada, makinede, her zaman her yerde, onsuz ne olabilir ki
Saygının kaynağı, sevginin pınarıdır da
Güvenilen odur, güvenen de ta kendisidir
Bayram da seyran da, düğün de, çiçekler gibi süsler etrafını
Bu kadarı mı
Eylemde de o vardır, ta önlerde yürüdü hep,
8 Mart Dünya Kadınlar Gününün altına imzasını koyduğu gibi
Yiğittir, eylemcidir üreticidir de,
Evet, o bir insandır işte...
Emekçi kadınların 8 Mart mücadele gününü yürekten kutluyoruz..
8. Mart 1997
19 y.yılın işçi kadın mücadelesinin sınıf perspektifinden bakmaya başladığı bir dönem olması nedeniyle de ayrı bir önem taşımaktadır…
Dokuma işçisi kadınların grevleri salt bir eşitlik talebinden çok öte anlamlar içeriyor...
8. Mart kadın erkek tüm ezilenlerin cinsel ve sınıfsal her türlü ayırımcılığı besleyen ve ancak bu koşulda varlığını sürdürmeyi başarabilen ayırımcı sistemlere başkaldırı günüdür…
Son y.yılın başında kadın işçileri için yaşam sert ve acımasızdı. Mart 1857 de Nevyork’ ta 40 bin tekstil işçisi kadın insanca çalışma koşullarına sahip olmak için direnişe geçtiler…
İşveren sendikanın ve diğer işçilerin greve giden kadın tekstil işçileriyle dayanışmasını önlemek için kapılarına kilit vurur. Fabrikada çıkan yangında kapılar kilitli olduğu için sadece birkaç kadın işçi kurtulabildi. Greve gitme kararı alan 129 kadın işçi yanarak can verir. Aynı yıl içerisinde tekstilde ve tütünde çalışan kadın işçilerin mücadelesi yükselir.
1886. Amerika sokaklarında bu kez ‘Eşit İşe Eşit Ücret’ talebi ile sesler yükselir.
Aralıksız sürdürülen kadın eylemleri sonunda tutuklama ve işten çıkarılmalarla direnişlerin önünü alamayan patronlar Kuzey Amerika’da 1919 yılında ilk defa ulusal düzeyde kadınlara bir mücadele günü seçmeye karar verir.
129 kadın işçisinin anısına bir günün ‘Çalışan Kadınlar Günü’ olarak karar verilir.
Bu günün kazanılmasında en büyük taraftar olan, çaba harcayan alman kadın ‘Clara Zetgkin di’
-8 saatlik işgünü -Eşit işe eşit ücret - Hamile kadınlara izin hakkı gibi taleplerinin yanında iş yasaları karşısında eşitlik talepleri hep gündemlerin de tutulur..
1910 Kopenhak’ta 17 ülkeden gelen yüz delegeyle oluşan kadınlar konferansında Alman Kadın ‘Clara Zetkin’ senede bir günün ‘’emekçi kadınların mücadele günü’’ olarak kutlanmasını önerir ve kabul edilir.
İlk olarak emekçi kadınlar günü 19 Mart 1911 de Danimarka, Almanya’, Avusturya, İsviçre ve ABD de kutlanır.
1921 kadın konferansında uluslar arası emekçi kadınlar gününün her yılın ‘8 Mart da kutlanması kararlaştırılır.
Bu tarihe kadar emekçi kadınlar günü ‘Şubat ayı ile Nisan ayı arasında değişik tarihlerde kutlanmıştır.
8.Mart bu tarihin seçilmesinde kadınların tarihsel mücadelesinin yanı sıra 1848 -18 Mart’ta Berlin işçi hareketinde can veren işçilerin anısını canlı tutmak ‘Paris Komünü’ ve Petersburg tekstil işçilerinin büyük grevinin Mart ayında yapılmış olması da, bu tarihin seçilmesinde rol oynar. Alman kadın haklar hareketinin tarihçesi de 1848 den başlar.
BMÖ, 16 Aralık 1977 8. Mart’ı ‘‘Dünya Emekçi Kadınlar Günü’’ ilan eder…
Türkiye kadınlara karşı her türlü ayrımcılığın önlenmesini konu alan ‘Uluslar arası sözleşmeyi’ 1985’te imzaladı.
Uluslararası bu sözleşme kısacası eşitlik sağlayan bir yasa dır, takip edilip uyulması gerekir…
Tüm Dünya da, emekçi kadınların ‘’8 Mart hak arama gününü yürekten destekliyor ve kutluyorum.
Saugılarımla..
KADINDIR O //
Kadındır işte o
Kardeş diye çağrıldığında bir adı da bacıdır Anadolu’da
Gül gibi açılırdı yuvada çocukluğunda kız diye de seslerlerdi bazen ona
Severek büyütülür, hatta sakınırlardı da onu aynen iki gözleri gibi
Allı duvaklı gelin olur, kadındır işte o
Eğitilir büyütülür yönetici de olur
Yani o bir doğa güzelidir, bir duygudur bir algıdır
İyi gününde kötü gününde, her yerde her zaman,
gülerken güler, ağlarken de ağlar erkeğiyle
İçlidir de doğal olarak
Sistemin kirli yüzünü hiç mi hiç sevmez
Niçin sevsin ki, haklıdır, horlanmış hırpalanmıştır, hep öylesine işte
Öyleyse 8. martları niçin yaratmasın, hem de yaşatmasın
Sistemin kirli yüzünü yazacak diye, öldürülen gazeteciyi de o doğurmadı mı
İşte kadındır o. Aynen Metin Gök tepenin Annesi gibi
O yolda şehit edilen oğlunun cesedi önce onun önüne kondu
Anadır o işte
Öyle bir yürektir ki onda ki, yakıldığı kadar sağlam ve dayanıklıdır da
Kadın derler ona, evet kadındır işte o
Tarlada, sofrada, makinede, her zaman her yerde, onsuz ne olabilir ki
Saygının kaynağı, sevginin pınarıdır da
Güvenilen odur, güvenen de ta kendisidir
Bayram da seyran da, düğün de, çiçekler gibi süsler etrafını
Bu kadarı mı
Eylemde de o vardır, ta önlerde yürüdü hep,
8 Mart Dünya Kadınlar Gününün altına imzasını koyduğu gibi
Yiğittir, eylemcidir üreticidir de,
Evet, o bir insandır işte...
Emekçi kadınların 8 Mart mücadele gününü yürekten kutluyoruz..
8. Mart 1997
Ali Rıza UĞURLU
02 Mart 2015 12:15 | Malatya
İSTABUL TAŞI TOPRAĞI ALTIN DERLER Dİ YA //
Hemen yakın günlerde ‘’02/ Şubat 2015’’ de bir İstanbul ziyaretim oldu.. Şöyle ki;
her sabah kalkıp kahvaltıdan sora sokağa oradan da çarşıya inip bir gazete alıp gelirdim..
Hani ‘’İstanbul taşı toprağı altın’’derlerdi ya.. Ancak bir Asra yakın Cumhuriyet döneminde bile,
ihmal edilip ‘’işsiz aşsız bırakılan bu Anadolu köy insanı, yerini yurdunu bırakıp işte o ‘’taşı toprağı
altın denen İstanbul a koşuştu yığıldılar.. Ancak, mecbur edilip gelip dağ tepe demeyip gece kondu
falan, başını sokup barınacak bir yerler edinip yerleşen onca insanımıza‘’aşk olsun Allah sabır
ve güç vesin diyorum daha da demiyorum..
Yahu sorumlular, bunca zamandır ülke insanlarından oy alıp ‘’aşın ekmeğin çoğaltılabildiği,
bin kusur yıldır yer edinilen köyler de insan kalmadı.. Topraktan elde edilen ürünlerle insanlar
doyup şehirleri de doyurmuyorlar mı..? Niçin bu köylerle hiç mi hiç ilgilenilmedi..?
Siz seçildiğinizde size oy veren ‘’köylüler’’ dahil tüm yurttaşlara ‘’aş- iş sağlayacağınıza dair
‘’namus ve şeref sözü vermiyor musunuz?.. Neden çarçur edilen milli servet ve onlardan toplanan
vergilerin bir kısmı da o gariban bırakılan köylülere dönmüyor?, yada o yeminleri ederken‘’tek
ayak durup ‘’köylüler bu yeminlerin dışında mı diyorsunuz..?
Dedim ya, gazete almak için çarşıya inerdim.. İnanın şaşırırdım doğrusu o koşuşturmalara..
Her neyse, uydurulup çatılan koşum at öküz arabaları gibi, iki teker üstü koldan yukarı iki taraflı
eğimli boru demir, direklerin etrafı bir çadır beziyle sarılı, iki demir arasına at girip koşulanlar çöp
bidonlarından yakaladıkları‘’kağıt parçası atık naylon su şişelerini bulup alıp onun içine atıyorlar.
Ondan da kaç kuruş kazanabiliyorlarsa..?
Çöp bidonuna ‘’ben önce varıp yakalayayım diye sokağın bir başından diğer başına, birbirini
kovalarcasına koşuşturan koşuşturana.. Çokları da genç bayan efendiler..
Beyler 7, Haziran 2015 genel seçimlere az bir süre kaldı.. Daha şimdiden ben seçileyim deyip
uykularınızı kaçırdınız, geceleri gündüzlere kattınız.. Nice ekmeğini o şekil atıklardan toplayıp
satıp kazanmaya çalışan insanlarımız için, seçildiğinizde ilk olarak onları konu alıp bunlar da
‘’yurttaş insan, diyebilecek misiniz..?
Sistemci beyler yetsin artık, ayıptır diyoruz..
27.02.2015
Hemen yakın günlerde ‘’02/ Şubat 2015’’ de bir İstanbul ziyaretim oldu.. Şöyle ki;
her sabah kalkıp kahvaltıdan sora sokağa oradan da çarşıya inip bir gazete alıp gelirdim..
Hani ‘’İstanbul taşı toprağı altın’’derlerdi ya.. Ancak bir Asra yakın Cumhuriyet döneminde bile,
ihmal edilip ‘’işsiz aşsız bırakılan bu Anadolu köy insanı, yerini yurdunu bırakıp işte o ‘’taşı toprağı
altın denen İstanbul a koşuştu yığıldılar.. Ancak, mecbur edilip gelip dağ tepe demeyip gece kondu
falan, başını sokup barınacak bir yerler edinip yerleşen onca insanımıza‘’aşk olsun Allah sabır
ve güç vesin diyorum daha da demiyorum..
Yahu sorumlular, bunca zamandır ülke insanlarından oy alıp ‘’aşın ekmeğin çoğaltılabildiği,
bin kusur yıldır yer edinilen köyler de insan kalmadı.. Topraktan elde edilen ürünlerle insanlar
doyup şehirleri de doyurmuyorlar mı..? Niçin bu köylerle hiç mi hiç ilgilenilmedi..?
Siz seçildiğinizde size oy veren ‘’köylüler’’ dahil tüm yurttaşlara ‘’aş- iş sağlayacağınıza dair
‘’namus ve şeref sözü vermiyor musunuz?.. Neden çarçur edilen milli servet ve onlardan toplanan
vergilerin bir kısmı da o gariban bırakılan köylülere dönmüyor?, yada o yeminleri ederken‘’tek
ayak durup ‘’köylüler bu yeminlerin dışında mı diyorsunuz..?
Dedim ya, gazete almak için çarşıya inerdim.. İnanın şaşırırdım doğrusu o koşuşturmalara..
Her neyse, uydurulup çatılan koşum at öküz arabaları gibi, iki teker üstü koldan yukarı iki taraflı
eğimli boru demir, direklerin etrafı bir çadır beziyle sarılı, iki demir arasına at girip koşulanlar çöp
bidonlarından yakaladıkları‘’kağıt parçası atık naylon su şişelerini bulup alıp onun içine atıyorlar.
Ondan da kaç kuruş kazanabiliyorlarsa..?
Çöp bidonuna ‘’ben önce varıp yakalayayım diye sokağın bir başından diğer başına, birbirini
kovalarcasına koşuşturan koşuşturana.. Çokları da genç bayan efendiler..
Beyler 7, Haziran 2015 genel seçimlere az bir süre kaldı.. Daha şimdiden ben seçileyim deyip
uykularınızı kaçırdınız, geceleri gündüzlere kattınız.. Nice ekmeğini o şekil atıklardan toplayıp
satıp kazanmaya çalışan insanlarımız için, seçildiğinizde ilk olarak onları konu alıp bunlar da
‘’yurttaş insan, diyebilecek misiniz..?
Sistemci beyler yetsin artık, ayıptır diyoruz..
27.02.2015
Ali RIZA UĞURLU
18 Ocak 2015 08:43 | Malatya
YERE BATSIN DERİM İLKEL BİR DÜZEN//
Neden güneş doğmaz, şu bizim ele
Ne kara dumanı, ne kışı gider
Gönlüm dargın darda, dost der çağırır
Ne gelenim oldu, ne bir el yeter
Döndükçe bu devran, kötüye döndü
Ne göz yaşı dindi, ne ateş söndü
Ne keder eksildi, ne yüzler güldü
Gün gelir ki dünden, daha da beter
Bu çağı çarpıtan, o zalimlerden
Halkın malın çalıp, gülen yüzlerden
Onlara aldanan, biçarelerden
Ne evler ev gibi, ne baca tüter
Tek sese yön olup, dönen bu çarkta
Gözler hep katarakt, pas var kulakta
Dünya bir yan oldu, halklar ayakta
Ne ilmi mucize, ne zaman teper
Kızıl kökler diktik, kozalar dedik
Dalında al kızıl, güller bekledik
Seher vakti bülbül, ötsün istedik
Hain kökü söktü, çöp çalı diker
Ali Rıza’m der ki, batsın bu sistem
Bırakmaz ki beni, düşünüp dersem
Çağla çağdaş olup, özgürce gezsem
Ayak adım geldi, akıl kin sezer
Saygılarımla..
Neden güneş doğmaz, şu bizim ele
Ne kara dumanı, ne kışı gider
Gönlüm dargın darda, dost der çağırır
Ne gelenim oldu, ne bir el yeter
Döndükçe bu devran, kötüye döndü
Ne göz yaşı dindi, ne ateş söndü
Ne keder eksildi, ne yüzler güldü
Gün gelir ki dünden, daha da beter
Bu çağı çarpıtan, o zalimlerden
Halkın malın çalıp, gülen yüzlerden
Onlara aldanan, biçarelerden
Ne evler ev gibi, ne baca tüter
Tek sese yön olup, dönen bu çarkta
Gözler hep katarakt, pas var kulakta
Dünya bir yan oldu, halklar ayakta
Ne ilmi mucize, ne zaman teper
Kızıl kökler diktik, kozalar dedik
Dalında al kızıl, güller bekledik
Seher vakti bülbül, ötsün istedik
Hain kökü söktü, çöp çalı diker
Ali Rıza’m der ki, batsın bu sistem
Bırakmaz ki beni, düşünüp dersem
Çağla çağdaş olup, özgürce gezsem
Ayak adım geldi, akıl kin sezer
Saygılarımla..
Ali Rıza UĞURLU
03 Ocak 2015 18:14 | Malatya
2014 DEN KURTULDUK YA //
Evet 2014 arkasından patırtı çatırdı seslerle def olup gitti, 2015 i dualarla çekip getirdik ve dualarla da karşıladık..‘’Huzur getirsin, barış gelsin savaşlar bitsin, herkesin işi aşı olsun vs. küçüklerden büyüklere kadar herkes aynı ağızdan dua etti daha da başka bir şey deyip düşünmediler..
Peki, dua yine edelim de, onunla içten gelen iyi duyguyu dışa yansıtmış olabiliriz.. Ya peki dualarla biz hangi toplumsal yada şahsi sorunlarımıza bir çözüm bulabildik..? Yok ki öyle bir şey…
Halbu ki, gelişmiş ülkelerde sorun ülkenin ‘’sisteminde siyasi söz sahiplerinin çaba ve gayretleri sonunda çözüm bulunabilmiştir.. Yaşayanların yaşam koşulları devleti yönetenlerin sorumluluğundadır..
Biz bağırıp çığırırız.. Yıl değiştiğinde ya da önemli günlerde karşı karşıya gelen herkes, biri ötekisine ne gibi bir dua öğrenmişse hemen başlar, Olabilseydi gayet kolaydı, birilerinin başa geçip milli serveti paylaşıp çar çur etmelerine meydan da kalmazdı…
Aslında ülke sorunlarına çözümün adresi gayet açıktır,, ‘’Bizleri bir aldattılar biz de dönüp kendi kendimizi aldatılmaktan bir türlü alamadık..
Sayın Cumhurun reisi Osmanlıca ‘’isteseler de istemeseler de öğretilecektir, dediğinde hazırlıklar anında başlatıldı bile… Saygın kişi deseydi ki ‘’Ülkede İşsiz kimse bırakılmayacak,’’onun kolayı var, (İş saati işsiz ve çalışanlara paylaştırılsın, sorun kalmadı huzur da birlikte gelip oturdu demektir.. Bunun hesabını yapıp Amerikan senatosuna sunan huzur yanlı düşünenler de oldu.. ‘’Zülfü yare mi dokunur dersiniziz!!!
Farkındasınızdır, bir iş akla geldiğinde yada önerildiğinde arka arkaya kaç sefer ‘’İnşallah tekrarlanır, oldu ki o iş kafadan sallama iş ise, ‘’nasip olmadı der topu saha dışına fırlatırlar..
Dostlar bu kadarına da pes doğrusu..’’Bilim çağındayız..
Almanya da uzun yıllar kaldım, halen de bağımı kesmiş de değilim, Yılbaşı geldiğinde ‘’Freuns neus yar’’ yani ‘’sevinçli yıllar’’ demektir, bu kadar…
Ben buradaki bazı toplantılarda oralarda ki bu gibi örneklerden söz ettiğimde ‘’burası Almanya değil’’ deyip masadan sinirlenip sıçrayıp kalkanlar da oluyor..
Öyleyken,‘’ huzur içinde ‘’aşlı işli olup, barışık yaşamak için tek yol ‘’mücadele mücadele, yılmadan usanmadan mücadele diyorum..
Saygılarımla..
Evet 2014 arkasından patırtı çatırdı seslerle def olup gitti, 2015 i dualarla çekip getirdik ve dualarla da karşıladık..‘’Huzur getirsin, barış gelsin savaşlar bitsin, herkesin işi aşı olsun vs. küçüklerden büyüklere kadar herkes aynı ağızdan dua etti daha da başka bir şey deyip düşünmediler..
Peki, dua yine edelim de, onunla içten gelen iyi duyguyu dışa yansıtmış olabiliriz.. Ya peki dualarla biz hangi toplumsal yada şahsi sorunlarımıza bir çözüm bulabildik..? Yok ki öyle bir şey…
Halbu ki, gelişmiş ülkelerde sorun ülkenin ‘’sisteminde siyasi söz sahiplerinin çaba ve gayretleri sonunda çözüm bulunabilmiştir.. Yaşayanların yaşam koşulları devleti yönetenlerin sorumluluğundadır..
Biz bağırıp çığırırız.. Yıl değiştiğinde ya da önemli günlerde karşı karşıya gelen herkes, biri ötekisine ne gibi bir dua öğrenmişse hemen başlar, Olabilseydi gayet kolaydı, birilerinin başa geçip milli serveti paylaşıp çar çur etmelerine meydan da kalmazdı…
Aslında ülke sorunlarına çözümün adresi gayet açıktır,, ‘’Bizleri bir aldattılar biz de dönüp kendi kendimizi aldatılmaktan bir türlü alamadık..
Sayın Cumhurun reisi Osmanlıca ‘’isteseler de istemeseler de öğretilecektir, dediğinde hazırlıklar anında başlatıldı bile… Saygın kişi deseydi ki ‘’Ülkede İşsiz kimse bırakılmayacak,’’onun kolayı var, (İş saati işsiz ve çalışanlara paylaştırılsın, sorun kalmadı huzur da birlikte gelip oturdu demektir.. Bunun hesabını yapıp Amerikan senatosuna sunan huzur yanlı düşünenler de oldu.. ‘’Zülfü yare mi dokunur dersiniziz!!!
Farkındasınızdır, bir iş akla geldiğinde yada önerildiğinde arka arkaya kaç sefer ‘’İnşallah tekrarlanır, oldu ki o iş kafadan sallama iş ise, ‘’nasip olmadı der topu saha dışına fırlatırlar..
Dostlar bu kadarına da pes doğrusu..’’Bilim çağındayız..
Almanya da uzun yıllar kaldım, halen de bağımı kesmiş de değilim, Yılbaşı geldiğinde ‘’Freuns neus yar’’ yani ‘’sevinçli yıllar’’ demektir, bu kadar…
Ben buradaki bazı toplantılarda oralarda ki bu gibi örneklerden söz ettiğimde ‘’burası Almanya değil’’ deyip masadan sinirlenip sıçrayıp kalkanlar da oluyor..
Öyleyken,‘’ huzur içinde ‘’aşlı işli olup, barışık yaşamak için tek yol ‘’mücadele mücadele, yılmadan usanmadan mücadele diyorum..
Saygılarımla..
487
Ziyaretçi defteri kaydı