ZİYARETÇİ DEFTERİ
Ziyaretçi Defterine Yaz
487
Ziyaretçi defteri kaydı
<< Başlangıç < Önceki 11 12 13 14 15 16 17 18 19 20 Sonraki > Son >>
ALİ TANER GÖBEKOĞULLARI
19 Mayıs 2014 11:53 | istanbul
Bu e-Posta adresi istek dışı postalardan korunmaktadır, görüntülüyebilmek için JavaScript etkinleştirilmelidir
SELAMI VAR, SELAM SÖYLEDİLER SANA VE FELSEFESİ ( 13.05.2014 12:55 )
Anadolu insanının nazının, hatırının geçtiği, samimi bulduğu veyahut halinden anlaması gereken ve en iyi çözümü getirecek olan insanlara SELAM göndererek yapılması gereken işlerini dile getirirler ve maddi manevi anlamda ihtiyaçlarını, isteklerinin yerine getirilmesi amacındadırlar.. Bazen araya aracı koyarak selamlarını iletirler, bizim böyle bir sorunumuz var diye..
Ben çocukken Malatya”nın Arguvan ilçesinde Akören köyünde yazın dedemlerin yanına gidip, bütün yaz tatilimi orda geçirirken, dedemlerin evde un biterdi. Rahmetli dedem eşşeğin üstüne iki çuval buğdayı yükler ve eşşekle buğdayları karşı köy olan Eymir köyündeki değirmene götürürdüm. Değirmene vardığımda, değirmen sahibine, dedemin beni tembih ettiği gibi ..Akören köyünden Göbeğin Abbas”ın SELAMI VAR, size selam söyledi, bu buğdaylar un olacak derdim. Değirmenci dayı hemen torbaların ağzını söker, eşşeği uygun bir ağaca bağlayıp, buğdayları öğütüp un haline getirip, tekrar çuvalların ağzını bağlayıp eşşeğe yükleyip beni yolcu ederdi. Fakat değirmenci dayı benden para, pul istemez, Haydi evladım dedenin selamı başım üstüne, sende benim selamımı ilet, yolda çuvallara bir şey olursa, gel bize haber ver derdi.
Yani değirmenci dayı dedemin bir selamıyla o kadar zahmete katlanıp saygı da, sevgi de kusur etmeyip istenileni yapardı. Sonradan öğrenirdim dedemin Eymir köyündeki, o değirmenci dayıya yolu düştüğünde öğütülen buğdayın parasını ödemesini.,
Hani bir selamla güneş doğacağına, hayallerinin gerçekleşeceğine inanırlar. Bir selam bizim Anadolu insanı için çok şey ifader, anlam doludur. Bir selam söyle kelimesi, bir istektir, bir umuttur, bir çağrıdır güzelliklerin yaşanması adına, bir imdattır, bir yardım eli uzatmanın beklentisidir. Sen bizim derdimize ilaçsın, çaresindir.
Bazense çok nadirde görülse günümüz dünyasında Büyük Şehir yaşamında olsun, Anadolu da olsun selamın İÇERİĞİ ve NEYİ ANLATTIĞI, NASIL ALGILANMASI gerektiği de önemlidir. Ki kişi gönderilen selamdan dolayı rahatsızlık duymasında, eksiklerinin dolaylı yoldan anlatılması, hatasız olduğunu düşünmesi, gerekenin yeterince yapıldığına inanmasıyla yaptığı doğru, yanlışları gündeme getirilip, tartışma konusu olması, bir anda kişiyi rahatsız etmesi, sinirli asabi davranmasına bazen neden olabilir. Ayrıca gönderilen selama hoşgörülü yaklaşım içinde olmak, toplum tarafından takdir edilmenize neden olacaktır. Yaklaşık 450 tane olan felsefik, kalıcı söz, şiir, hikaye gibi yazılarımı felsefeyazıyorda.com dan okuyabilirsiniz. Yazan: FELSEFECİ, DÜŞÜNÜR ALİ TANER GÖBEKOĞULLARI / Pertevniyal Lisesi – Arguvan Lisesi MALATYA
Anadolu insanının nazının, hatırının geçtiği, samimi bulduğu veyahut halinden anlaması gereken ve en iyi çözümü getirecek olan insanlara SELAM göndererek yapılması gereken işlerini dile getirirler ve maddi manevi anlamda ihtiyaçlarını, isteklerinin yerine getirilmesi amacındadırlar.. Bazen araya aracı koyarak selamlarını iletirler, bizim böyle bir sorunumuz var diye..
Ben çocukken Malatya”nın Arguvan ilçesinde Akören köyünde yazın dedemlerin yanına gidip, bütün yaz tatilimi orda geçirirken, dedemlerin evde un biterdi. Rahmetli dedem eşşeğin üstüne iki çuval buğdayı yükler ve eşşekle buğdayları karşı köy olan Eymir köyündeki değirmene götürürdüm. Değirmene vardığımda, değirmen sahibine, dedemin beni tembih ettiği gibi ..Akören köyünden Göbeğin Abbas”ın SELAMI VAR, size selam söyledi, bu buğdaylar un olacak derdim. Değirmenci dayı hemen torbaların ağzını söker, eşşeği uygun bir ağaca bağlayıp, buğdayları öğütüp un haline getirip, tekrar çuvalların ağzını bağlayıp eşşeğe yükleyip beni yolcu ederdi. Fakat değirmenci dayı benden para, pul istemez, Haydi evladım dedenin selamı başım üstüne, sende benim selamımı ilet, yolda çuvallara bir şey olursa, gel bize haber ver derdi.
Yani değirmenci dayı dedemin bir selamıyla o kadar zahmete katlanıp saygı da, sevgi de kusur etmeyip istenileni yapardı. Sonradan öğrenirdim dedemin Eymir köyündeki, o değirmenci dayıya yolu düştüğünde öğütülen buğdayın parasını ödemesini.,
Hani bir selamla güneş doğacağına, hayallerinin gerçekleşeceğine inanırlar. Bir selam bizim Anadolu insanı için çok şey ifader, anlam doludur. Bir selam söyle kelimesi, bir istektir, bir umuttur, bir çağrıdır güzelliklerin yaşanması adına, bir imdattır, bir yardım eli uzatmanın beklentisidir. Sen bizim derdimize ilaçsın, çaresindir.
Bazense çok nadirde görülse günümüz dünyasında Büyük Şehir yaşamında olsun, Anadolu da olsun selamın İÇERİĞİ ve NEYİ ANLATTIĞI, NASIL ALGILANMASI gerektiği de önemlidir. Ki kişi gönderilen selamdan dolayı rahatsızlık duymasında, eksiklerinin dolaylı yoldan anlatılması, hatasız olduğunu düşünmesi, gerekenin yeterince yapıldığına inanmasıyla yaptığı doğru, yanlışları gündeme getirilip, tartışma konusu olması, bir anda kişiyi rahatsız etmesi, sinirli asabi davranmasına bazen neden olabilir. Ayrıca gönderilen selama hoşgörülü yaklaşım içinde olmak, toplum tarafından takdir edilmenize neden olacaktır. Yaklaşık 450 tane olan felsefik, kalıcı söz, şiir, hikaye gibi yazılarımı felsefeyazıyorda.com dan okuyabilirsiniz. Yazan: FELSEFECİ, DÜŞÜNÜR ALİ TANER GÖBEKOĞULLARI / Pertevniyal Lisesi – Arguvan Lisesi MALATYA
Ali Rıza UĞURLU
17 Mayıs 2014 10:30 | İsa Köyü
İNSAN UCUZ DEDİK BEDAVA İMİŞ //
Soma madeninde, yanıp tütenler
Bu yaraya ilaç, danışmamalı
Düzen katil işte, evi yıkılsın
Sebebi sömürü, tartışmamalı
Yer dibinde bunlar, geçmez pul muydu
Allah ları varken , kula kul muydu
Ölüm denen gerçek, böyle yol muydu
Bu anlayış yalan, uzatmamalı
Kader deyip dinde, yalan dizdiler
Sistem tümden azdı, fitne kestiler
İçi yananları, bir de dövdüler
Artık bu acıyla, sıvışmamalı
Yıkın şu düzeni, kurtulsun insan
Eller Ay yıldız da, dedik her zaman
Ölüden olur mu, ettiler harman
Zalimin gücünden, kaçışmamalı
İnsan ucuz derdik, bedava imiş
Yönetenler birde, döverler imiş
Demokrasi fırsat, batan dikenmiş
Daha laf çoğaltıp, konuşmamalı
Ölen baba oğul, ana kuzusu
Yüreklerde sevgi , sevda dolusu
İşsizlik bilinçli. kurgusu
Alternatif açlık, alışmamalı
Ali Rıza’m der ki, lafla olmuyor
Sistem hukuksuz ya, eden korkmuyor
Halkım daha gayret, onlar yanmıyor
Bir kaç kuru lafla, çıkışmamalı
SOMA Ateşi İçimizdedir Paylaşıyoruz.
Saygılarımla.
Soma madeninde, yanıp tütenler
Bu yaraya ilaç, danışmamalı
Düzen katil işte, evi yıkılsın
Sebebi sömürü, tartışmamalı
Yer dibinde bunlar, geçmez pul muydu
Allah ları varken , kula kul muydu
Ölüm denen gerçek, böyle yol muydu
Bu anlayış yalan, uzatmamalı
Kader deyip dinde, yalan dizdiler
Sistem tümden azdı, fitne kestiler
İçi yananları, bir de dövdüler
Artık bu acıyla, sıvışmamalı
Yıkın şu düzeni, kurtulsun insan
Eller Ay yıldız da, dedik her zaman
Ölüden olur mu, ettiler harman
Zalimin gücünden, kaçışmamalı
İnsan ucuz derdik, bedava imiş
Yönetenler birde, döverler imiş
Demokrasi fırsat, batan dikenmiş
Daha laf çoğaltıp, konuşmamalı
Ölen baba oğul, ana kuzusu
Yüreklerde sevgi , sevda dolusu
İşsizlik bilinçli. kurgusu
Alternatif açlık, alışmamalı
Ali Rıza’m der ki, lafla olmuyor
Sistem hukuksuz ya, eden korkmuyor
Halkım daha gayret, onlar yanmıyor
Bir kaç kuru lafla, çıkışmamalı
SOMA Ateşi İçimizdedir Paylaşıyoruz.
Saygılarımla.
Ali Rıza UĞURLU
26 Nisan 2014 06:25 | Malatya
1. MAYIS’ LARLA ZORDAN HUZURA DEMİŞTİK //
Sermaye ve iktidarlarının önünü kesmeye çalıştığı ‘’emeğin bayramı 1. Mayıs’’ tüm baskı ve zorluklar rağmen, ‘’ tüm dünya da olduğu gibi, Türkiye de de 2012 de kutlanmıştı ..
Gelişmiş ve sanayileşmiş ülkelerde bu böyleyken, şimdiye dek ‘’Türkiye emekçilerinin ‘’1.Mayıs bizim de günümüzdür, demelerinin günahı nedir acaba..?
Sistemde egemen güçlerin emekçilere ‘’ gaz cop ve zaman zamanda kurşun sıktırıldığı 1.Mayıslar, Türkiye tarihinde kara kara da yazıldı ve silinmiş de değil .. Mesela 1977 ler..
1886 da kavgası kurulan ve 1910 yılında Paris de ilan edilen emeğin bayramı, Türkiye emekçileri tarafından ‘’bir asır sora da olsa kazanılacaktı ve kazanıldı da ve yasal olarak da bir bayram havası içinde (12012 de kutlanmıştı bile..
O Günün Çalışma Bakanı Sayın ‘’Faruk ŞEN’’ Tandoğan da öğünerek ‘’bu gün bana nasip oldu demişlerdi..
Lafla da değil, kanlı kavgalı mücadelelerin kazanımıydı bu ‘’2012. 1. Mayıs ı..Ancak sermayenin emek üzerinde hakimiyeti ile baskı ‘’ daha ne zamana kadar devam edecek ise..
( AKP ye ‘’N oluyor yine, ‘’siz değil biz nereyi gösterirsek oralarda toplanacaksınız, TAKSİME bırakmıyoruz, deyip dayatmadan nasıl bir anlam çıkarılması gerekiyorsa, hadi di siz deyin bari..?
Emekçiler kan ve revan içinde kazandıkları günü tüm dünya emekçileriyle kutlamalıdır ve buluşacakları yer konusunda kararı da kendi örgütleri vermelidirler..
Bir seferinde ,‘’Taksime gitmek için ayet hadis mi var, denmişti, bu da neye yorumlanacaksa ..?
Taksim denen o meydanlarda 1.Mayısçılar emekçi kardeşlerini ‘’emek uğruna kurban vermediler mi, oraya gitmenin elbette ki apayrı hemde, çok çok bir anlam var.. O olay nasıl göz ardı edilebilecekse..
Emekçiler kendilerini kabul ettirmeleri ve emeğin karşılığını almak için ‘’1.Mayıs’ı mücadele ve dayanışma günü olarak ‘’hem de tüm dünya da, adlandırılmış kutlanmaktadır da.. Niçin AKP iktidarı buna amin demeyi halen içine sindirmekte zorlanıyor ise..
Hiç mi hiç kimse, eskiden olduğu gibi ‘’Ayet mi Hadimsi var, diyerek dayanışmaya çelme atmaya kalkmasın artık diyoruz..
2012 .1.Mayıs emeğin bayramının bir huzur ve coşku içinde olaysız geçmesi herkesi en içten sevindirmişti bile.. Bu da neyin de nesi, yine emekçilerin karşısına bir dayatma hazırlıklarına koyuldular.. Emeğin yüce değer olduğunu ve emekleriyle yaşamın ‘’kapısı ve kilidi olduğunu bile bile, devletin olanca gücü ve olanaklarıyla onlara karşı koymaya hazırlanmaktalar..
Daha yakın geçmişe kadar, emekçi kardeşlerimize yapılan ölçüsüz davranışlar ‘’ne gözlerden ve nede hafızalardan silinmiş değil.. Ancak; emek üzerindeki baskı ve zor devam ettiği süre ‘’1.Mayıslar yıl be yıl o alanları daha da daraltacaktır elbette ki. .Öyleyken, ülkemize yakışacak olan emeğe saygı anlayışı hakim kılınmalıdır ve kılınsın diliyoruz ..
(Emekçilerimizin 1.Mayıs dayanışma bayramlarının huzur içinde geçmesini diliyor ve yürekten kutluyorum..
Saygılarımla..
Sermaye ve iktidarlarının önünü kesmeye çalıştığı ‘’emeğin bayramı 1. Mayıs’’ tüm baskı ve zorluklar rağmen, ‘’ tüm dünya da olduğu gibi, Türkiye de de 2012 de kutlanmıştı ..
Gelişmiş ve sanayileşmiş ülkelerde bu böyleyken, şimdiye dek ‘’Türkiye emekçilerinin ‘’1.Mayıs bizim de günümüzdür, demelerinin günahı nedir acaba..?
Sistemde egemen güçlerin emekçilere ‘’ gaz cop ve zaman zamanda kurşun sıktırıldığı 1.Mayıslar, Türkiye tarihinde kara kara da yazıldı ve silinmiş de değil .. Mesela 1977 ler..
1886 da kavgası kurulan ve 1910 yılında Paris de ilan edilen emeğin bayramı, Türkiye emekçileri tarafından ‘’bir asır sora da olsa kazanılacaktı ve kazanıldı da ve yasal olarak da bir bayram havası içinde (12012 de kutlanmıştı bile..
O Günün Çalışma Bakanı Sayın ‘’Faruk ŞEN’’ Tandoğan da öğünerek ‘’bu gün bana nasip oldu demişlerdi..
Lafla da değil, kanlı kavgalı mücadelelerin kazanımıydı bu ‘’2012. 1. Mayıs ı..Ancak sermayenin emek üzerinde hakimiyeti ile baskı ‘’ daha ne zamana kadar devam edecek ise..
( AKP ye ‘’N oluyor yine, ‘’siz değil biz nereyi gösterirsek oralarda toplanacaksınız, TAKSİME bırakmıyoruz, deyip dayatmadan nasıl bir anlam çıkarılması gerekiyorsa, hadi di siz deyin bari..?
Emekçiler kan ve revan içinde kazandıkları günü tüm dünya emekçileriyle kutlamalıdır ve buluşacakları yer konusunda kararı da kendi örgütleri vermelidirler..
Bir seferinde ,‘’Taksime gitmek için ayet hadis mi var, denmişti, bu da neye yorumlanacaksa ..?
Taksim denen o meydanlarda 1.Mayısçılar emekçi kardeşlerini ‘’emek uğruna kurban vermediler mi, oraya gitmenin elbette ki apayrı hemde, çok çok bir anlam var.. O olay nasıl göz ardı edilebilecekse..
Emekçiler kendilerini kabul ettirmeleri ve emeğin karşılığını almak için ‘’1.Mayıs’ı mücadele ve dayanışma günü olarak ‘’hem de tüm dünya da, adlandırılmış kutlanmaktadır da.. Niçin AKP iktidarı buna amin demeyi halen içine sindirmekte zorlanıyor ise..
Hiç mi hiç kimse, eskiden olduğu gibi ‘’Ayet mi Hadimsi var, diyerek dayanışmaya çelme atmaya kalkmasın artık diyoruz..
2012 .1.Mayıs emeğin bayramının bir huzur ve coşku içinde olaysız geçmesi herkesi en içten sevindirmişti bile.. Bu da neyin de nesi, yine emekçilerin karşısına bir dayatma hazırlıklarına koyuldular.. Emeğin yüce değer olduğunu ve emekleriyle yaşamın ‘’kapısı ve kilidi olduğunu bile bile, devletin olanca gücü ve olanaklarıyla onlara karşı koymaya hazırlanmaktalar..
Daha yakın geçmişe kadar, emekçi kardeşlerimize yapılan ölçüsüz davranışlar ‘’ne gözlerden ve nede hafızalardan silinmiş değil.. Ancak; emek üzerindeki baskı ve zor devam ettiği süre ‘’1.Mayıslar yıl be yıl o alanları daha da daraltacaktır elbette ki. .Öyleyken, ülkemize yakışacak olan emeğe saygı anlayışı hakim kılınmalıdır ve kılınsın diliyoruz ..
(Emekçilerimizin 1.Mayıs dayanışma bayramlarının huzur içinde geçmesini diliyor ve yürekten kutluyorum..
Saygılarımla..
AliRıza UĞURLU
20 Nisan 2014 11:53 | Malatya
DAVUL AYNI DAVUL DOSTLAR//
Yıl 17. 18. 1978 faşist MC cepenin Malalatya katliamı pek te akıllardan kolayca çıkarılacak gibi de değil.
Zaten unutamadığımız daha da doğrusu günü birlik her iktidar döneminde de benzer acıları yaşadık ve hep de içimize gömdük.. Yıl dönümü geldiğinde de, işte böyle idi deyip acıları tazeliyoruz..
Bu hep böyle devam etmekte.. Çünkü, sermayenin emeği kafese koyduğu ve uluslar arası sistemleşen işbirlikçi ‘’insani olmayan, zorbalığın önü bir türlü alınamadı elbette ki..
1978 Nisanı Malatya da ‘’Merhum Hamit Fendoğlu’nu bir komplo ile öldürtenler bu gün iktidarda olmasalar da ‘’GEZİ de ki yapılanlar ve yaptıranlar ‘’pek te o günün MC sini birilerine arattı denilemez..
Malatya katliamı yurt dışında duyulduğunda, İş yerinden izin alarak tek başıma 4 Bin Km yola koyuldum ve üç günlük o yolu sanki de dinlenmeden gece saat 23.00 sularında Malatya İstasyon yol kavşağına gelmiştim. Şehir tarafı polislerle kapalı, çünkü şehir tarumar edilmiş, caddeler dükkanlardan kaçırılamayarak sokak ortalarına atılan eşyalardan geçilmiyordu..
Ben se bir an önce Uc bağlarda evime aile ve çocuklarıma ulaşıp onları görme telaşımla o 4 Bin kilometre yolu nasıl geldiğimi de hatırlayamıyorum…
Merhum H. Fendoğlu’nu Vekilken meclisten kovanlar (Benim sevgili Meclis arkadaşım dı) deyip gelip mezarına diz çöküp ağlayan günün faşist devlet adamlarından çıkan ağız kalabalıklarını, bu günde kulaklarımızdan eksik etmiyorlar..
Ayrıntılara fazlasıyla gerek yok. Çünkü davul aynı davul, çalanlarda onların izine basan mirasçılarıdır.
Gençlerin gözlerini oyup kollarını koparıp demir yoluna atanların ‘’bana sağcılar hata yaptı dedirtemezsiniz, diyen ‘’Çoban Sülo’’düşününki günün gözü karası ettiler..
Sözün Kısası; Bizler insancıl bir dünya düzeni kavgasına soyunmuşken, ‘’Ben nereye vurdum çocuğun neresi patladı’’ Nasrettin Hoca Efendinin dediği oldu..
Saygılarımla..
Yıl 17. 18. 1978 faşist MC cepenin Malalatya katliamı pek te akıllardan kolayca çıkarılacak gibi de değil.
Zaten unutamadığımız daha da doğrusu günü birlik her iktidar döneminde de benzer acıları yaşadık ve hep de içimize gömdük.. Yıl dönümü geldiğinde de, işte böyle idi deyip acıları tazeliyoruz..
Bu hep böyle devam etmekte.. Çünkü, sermayenin emeği kafese koyduğu ve uluslar arası sistemleşen işbirlikçi ‘’insani olmayan, zorbalığın önü bir türlü alınamadı elbette ki..
1978 Nisanı Malatya da ‘’Merhum Hamit Fendoğlu’nu bir komplo ile öldürtenler bu gün iktidarda olmasalar da ‘’GEZİ de ki yapılanlar ve yaptıranlar ‘’pek te o günün MC sini birilerine arattı denilemez..
Malatya katliamı yurt dışında duyulduğunda, İş yerinden izin alarak tek başıma 4 Bin Km yola koyuldum ve üç günlük o yolu sanki de dinlenmeden gece saat 23.00 sularında Malatya İstasyon yol kavşağına gelmiştim. Şehir tarafı polislerle kapalı, çünkü şehir tarumar edilmiş, caddeler dükkanlardan kaçırılamayarak sokak ortalarına atılan eşyalardan geçilmiyordu..
Ben se bir an önce Uc bağlarda evime aile ve çocuklarıma ulaşıp onları görme telaşımla o 4 Bin kilometre yolu nasıl geldiğimi de hatırlayamıyorum…
Merhum H. Fendoğlu’nu Vekilken meclisten kovanlar (Benim sevgili Meclis arkadaşım dı) deyip gelip mezarına diz çöküp ağlayan günün faşist devlet adamlarından çıkan ağız kalabalıklarını, bu günde kulaklarımızdan eksik etmiyorlar..
Ayrıntılara fazlasıyla gerek yok. Çünkü davul aynı davul, çalanlarda onların izine basan mirasçılarıdır.
Gençlerin gözlerini oyup kollarını koparıp demir yoluna atanların ‘’bana sağcılar hata yaptı dedirtemezsiniz, diyen ‘’Çoban Sülo’’düşününki günün gözü karası ettiler..
Sözün Kısası; Bizler insancıl bir dünya düzeni kavgasına soyunmuşken, ‘’Ben nereye vurdum çocuğun neresi patladı’’ Nasrettin Hoca Efendinin dediği oldu..
Saygılarımla..
AliRıza UĞURLU
11 Nisan 2014 05:50 | İsa Köyü
AH LA VAH LA OLMUYOR //
Be vefasız koca dünya, seni nasıl anlatsam
Baş etmişler, öylelerden kul hakkına kıyan var
Terse dönen yuvarlağın, taş koymalı önüne
Yalanlara yemin deyip, safsataya uyan var
Cehaletin çemberine, el dil bağlı düşenler
Fitne fesat şeytan ruhlu, öl diyende ölenler
Hukuk bilmez, hak yiyenin arkasından gidenler
İnsan doğdu, başka donda mezarına konan var
Ben İnsanım siz de derim, başa geçen başlara
Yem olmak yok, karga soylu uca konan kuşlara
Sırt mı dönsek, adilerden gelen kara taşlara
Bu olamaz kavgam sürsün, akla mecal zaman var
Ağrım sancım boşa mıydı, onca canı yanana
Sözümüz var, çalıp çarpıp kul hakkıyla doyana
Sorgu gerek, insanlığın hukukuna kıyana
Bağrı yanık nice canla, solu yumruk aslan var
Ali Rıza’m öğüt eder, ahla vah la olmuyor
Huzur için kavga gerek, lafla boş kap dolmuyor
Sistem çarpık, aç insanı dönüp kimse duymuyor
Dünya bizim çaba gerek, dizimizde derman var
Saygılarımla.
Be vefasız koca dünya, seni nasıl anlatsam
Baş etmişler, öylelerden kul hakkına kıyan var
Terse dönen yuvarlağın, taş koymalı önüne
Yalanlara yemin deyip, safsataya uyan var
Cehaletin çemberine, el dil bağlı düşenler
Fitne fesat şeytan ruhlu, öl diyende ölenler
Hukuk bilmez, hak yiyenin arkasından gidenler
İnsan doğdu, başka donda mezarına konan var
Ben İnsanım siz de derim, başa geçen başlara
Yem olmak yok, karga soylu uca konan kuşlara
Sırt mı dönsek, adilerden gelen kara taşlara
Bu olamaz kavgam sürsün, akla mecal zaman var
Ağrım sancım boşa mıydı, onca canı yanana
Sözümüz var, çalıp çarpıp kul hakkıyla doyana
Sorgu gerek, insanlığın hukukuna kıyana
Bağrı yanık nice canla, solu yumruk aslan var
Ali Rıza’m öğüt eder, ahla vah la olmuyor
Huzur için kavga gerek, lafla boş kap dolmuyor
Sistem çarpık, aç insanı dönüp kimse duymuyor
Dünya bizim çaba gerek, dizimizde derman var
Saygılarımla.
487
Ziyaretçi defteri kaydı